Branle

Zincir oluşturarak yapılan 12. yüzyıl Fransız dansı. Yaklaşık 1450-1650 arasında başta İngiliz ve Fransız olmak üzere, Avrupalı aristokratlar arasında yaygınlık kazandı ve İngiltere'de brawl adını aldı. Adını Fransozcadaki "sallanmak" fiilinden alan bu dansta el ele tutuşan ya da kol kola giren dansçılar önce sola doğru (genellikle dört) büyük adım, sonra sağa doğru aynı sayıda küçük adım atarlar.

Böylece topluluk bir daire ya da yılan figürü çizerek sola doğru ilerler. İyi bir tempoda olan müziğin hızına göre dans yürüme, koşma, kayma ya da sıçrama adımlarıyla oynanır. Aristokratlar, dansa pandomim niteliği kazandırmışlar, aralarında kavga eden çamaşırcı kadınlar ya da birbirlerine kur yapan sevgililer gibi sahnelere yer vermişlerdir. Dansçıların birbirine kur yaptığı branle de Poitou bu yönüyle menuet'in de atası sayılabilir. Bazı branle'ler özellikle Fransa'da belirli yaş grupları için düşünülmüş, örneğin canlı ve neşeli Burgonya branle'si en genç dansçılara ayrılmıştır.

Bodrum Kalesi

Muğla'nın Bodrum ilçesinde 15.yüzyılın başlarında St.Jean Şövalyeleri'nce yapılmış kale.1402 Ankara Savaş'ından sonra İzmir'deki kaleleri Timur'un ordusunca yıkılan St.Jean Şövalyeleri Ege'de başka bir yerde kale yapmaya giriştiler.Merkezleri Rodos'ta bulunan Katolik mezhebinin çeşitli uluslardan savaşçı papazları olan bu şövalyeler, Bodrum'da kurdukları kaleye Petrus'un adını vererek Petronium dediler. Bu ad, daha sonra ilçenin bugünkü adı Bodrum'a da kaynaklık etti. St. Jean Şövalyeleri kaleyi yaparken İÖ 4. yüzyıldan kalma kral Mausolos'un ünlü anıtmezarı Mausoleion'u yerle bir ederek kalıntılarını inşaatta kullandılar. Bodrum'un her yerinden görülecek biçimde, iki koyun tam ortasından yükselen kale bir zamanlar ada olan Zephyria adlı bir kayalığın üstüne kurulmuştur. İç içe 3 surdan oluşur.

St. Jean Şövalyelerinin yaptığı, İngiliz, Fransız, İtalyan, İspanyol (Yılanlı Kule), Alman adını taşıyan 5 kulesi ve gene şövalyelere ait Gotik uslupta bir kilisesi vardır. 1 Ocak 1523'te Palak Mustafa Paşa kaleyi aldıktan sonra I. Süleyman (Kanuni) bu kiliseyi camiye çevirtmiş ve kaleye bir de hamam eklemiştir. 1895'de hapishane olarak kullanılan, 1. Dünya Savaşı sırasında 26 Mayıs 1915'te Fransız zırhlısı "Dublex" tarafından bombalanan Bodrum Kalesi 1960'a değin harap bir halde kaldıktan sonra 1963'te onarılmaya başlamıştır. Bugün, içinde dünyanın en zengin su altı arkeolojisi müzelerinden birini barındırmaktadır. (Ayrıca bak. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi)

Mısır Neden Patlar ?

Mısırın ısıtılınca neden patladığını hiç merak ettiniz mi ? Mısırın patlaması gazların özellikleri ile yakından ilişkilidir. Bir gaz ısıtıldığında ne olur ? Charles yasasına göre sabit basınç altında ısıtılan gazların hacmi de artar. Peki gazi sabit bir hacimde ısıtılırsa ne olur ? Ne olduğunu ideal gaz denklemini (PV=nRT) basınca göre düzenleyerek görebiliriz.

Eşitlikten de görüldüğü gibi (n, R ve V sabit olduğunda) biz gazın basıncı doğrudan sıcaklığa bağlıdır. Bu tam olarak ısıtılan mısır taneleri içinde ne olduğunu açıklayan bir durumdur. Mısır taneleri içerisine hapsolmuş olan nem ısının etkisiyle buharlaşarak basıncı arttırır. Mısır taneleri için de oluşan yüksek basınç en sonunda kabuğu parçalar (hacmini arttırır). Bu parçalanma esnasında mısırın içindeki nişasta normal boyutundan yaklaşık 40 katı olacak şekilde dışarı fışkırarak genişler.                                   

Mendeleev'in Periyodik Tablosu

Rus kimyacı, Dmitri Mendeleev ve Alman kimyacı Lothar Meyer, birbirlerinden bağımsız olarak 1869'da Newlands'ın gözlemlerini ve diğer bazı bilgileri de kullanarak elementler için çok geniş ve kapsamlı bir tablo önerdiler. Lothar Meyer atom kütlelerine göre periyodik tablo oluşturmuş ve ilk kez valans (elektron dizilimi) kavramını kullanmıştır. Fakat Meyet, Mendeleev'den faklı olarak tablonun düzenlenmesinde elementlerin kimyasal özellikler yerine fiziksel özellikler kullanmayı tercih etmiştir.

Mendeleev o gün için bilinen her bir element için; elementin sembolünün, bağlı atom kütlesinin ve bazı fiziksel ve kimyasal özelliklerini yazdığı bir takım oyun kartı oluşturdu. Bu kartları kullanarak elementleri artan atom kütlelerine göre yatay bir sütun boyunca sıralamıştır. Bir element mevcut bir sütundaki diğer elemene benze özellik gösterdiğinde ise ikince yatay sütuna başlamış ve böylece benze özellik gösterek elementler dikey sütunlara yerleştirilmiştir. Bazı uygun olmayan durumlar gördüğünde ise, bu boş yerlere henüz keşfedilmemiş. elementlerden kaynaklandığını tahmin etmiş ve bu boşlukları ise soru şlaretkeri ile doldurmuştur.

Mendeleev'in önerdiği elementler tablosu iki nedenden ötürü Newlands'ın ve diğer bilim insanlarınkinden daha üstündü. Birincisi Mendeleev elementleri özelliklerine göre çok doğru bir şekilde gruplamıştı. İkincisi ise soru işareti ile gösterdiği galyum ve germanyum gibi o dönemde henüz keşfedilmemiş bazı elementlerin özelliklerini çok iyi tahmin edebilmiştir. Örneğin; Mendeleev tablosunda eka-alüminyum adını verdiği bilinmeyen bir elementin olması gerektiğini öneriyordu. 4 yıl sonra galyum keşfedildiğinde özelliklerinin eka-alüminyum önceden tahmin edilen özelliklerine oldukça yakın olduğu görülmüştür.

Metalik Bağın Metallere Kazandırdığı Fiziksel Özellikler

Metallerin en önemli özelliklerinden birisi katı hâlde ısıyı ve alektriği iyi iletmeleridir. İyonik, kovalent ve metalik katıların elektrik iletkenliği karşılaştırıldığında metalik katıların elektrik iletkenliğinin çok yüksek olduğu görülebilir. Bunun nedeni, metallerde değerlik elektronlarının hareketli olması ve tüm yapıya dağılarak bir elektron denizi oluşturulmasıdır. Görüldüğü gibi, elektron denizi modeli ile gösterdiğimiz metalik bağ metallere özgü yüksek elektrik iletkenliğini açıklamaktadır. Metalik bağ ile betallerin diğer birçok fiziksel özelliği de açıklanabilir.

Metallerin elektron hareketliliğinden kaynaklarınan bir diğer dikkat çekici özelliği, metalik parlaklıktır. Bir ışık demeti metalin yüzeyine çarptığında, ışının oluşturduğu elektriksel alan metaldeki hareketli elektronları ileri-geri hareket ettirir. Bu titreşim hareketini yapan elektronlar gelen ışınla aynı frekansta ışın yayımlar. Bu şekilde gelen ışın yansımış olur. Metal yüzeylerinin parlak olmasının nedeni budur. Bu durum, bir aynada görüntünün nasıl yansıdığını da açıklar. Aynalarda çok ince bir metal film kullanılır. Aynaya baktığımızda kendimizi görmemizin nedeni, metal filmdeki metal atomlarının hareketli elektronlarının gelen ışığı yansıtmalarıdır.

İyonik ve kovalent bileşiklerin aksine, metallerin dövülerek tel ve levha hâline getirilebilmesi de elektronların hareketliliği ile ilgilidir. Metal katyonlar, elektron denizi ile sarılı olduğu için bir çekip darbesiyle bazı katyonların yeri değiştirildiğinde hareketli elektronlar da katyonlarla birlikte kaynar. Böylece elektron denizi atomların dağılmayıp yeni yerlerinde kalmalarını sağlar. Bunun sonucunda metaller dövüldüğünde parçalanmadan şekilleri değiştirilebilir.

Borazan Kuşu

Gruiformes takımının Psophiidae familyasını oluşturan, uzun bacaklı, yuvarlak gövdeli üç kuş türünün ortak adı.Hepsi yaklaşık 50 cm uzunluğunda olan ve Güney Amerika'nın kuzey bölümlerinde yaşayan bu kuşlar, sık ağaçların altında meyve ve böcek arayan dolaşırken çıkardıkları tiz sesler nedeniyle bu adla anılır.
Borazan kuşlarının başları küçük, boyunları ince, kanatları kısa ve yuvarlak, gagaları kısa, sırtları kamburdur.Gövde tüyleri koyu renklidir, kanatlarında daha açık renkli benekler vardır.Eti çok lezzetli olan bu kuşlar, ürkek olmadıklarından kolayca avlanır.
En yaygın türler, bayağı ya da boz kanatlı Borazan kuşu (psophia crepitans), ak kanatlı Borazan kuşu (P.leucoptera)ve Brezilya'nın yeşil kanatlı Borazan kuşudur (P.viridis).

Bernini Pietro

(d. 1562, Toscana - ö. 1629, Roma), Geç Maniyerist Dönem İtalyan heykelcisi.1605-1606'da, Papa V. Paulus (asıl adı Camillo Borghese; 1605-1621) adına Sta. Maria Maggiore Bazilikası'ndaki Paolina (Borghese) Şapeli'nin bezemeleri üstünde çalışmak üzere  Roma'ya çağırıldı.1607-1610 arasında bazilikanın vaftizhanesindeki "Meryem'in Göğe Çıkışı" kabartmasını, 1612-1613'te de bazilikanın içindeki,VIII.Clemens'intaç giymesini gösteren mermer heykeli yaptı.1616'da S.Andrea della Valle Kilisesi'ndeki Barberini Şapeli için de bir vaftizci Yahya heykeli gerçekleştirdi.Toscana'da eğitim gördüğü halde,1584'te Roma'ya çağrılıncaya değin Napoli'de çalıştı.Barok dönemin en önemli sanatçılarından biri olan oğlu Gian Lorenzo Bernini de Napoli'de doğdu.Pietro, Napoli'de Monte di Pieta Kilisesindeki "Merhamet",Gesu nuovo kilisesindeki "Aziz Matta" ve S. Martino Ulusal Müzesi'ndeki (Cosimo Fanzago'nun yeniden ele aldığı) "Meryem Ana" adlı heykellerle "Medina Çeşmesi"ni gerçekleştirdi.